Ufukta zam göründü ilaçlar ortadan kayboldu

Eczanelerde son zamanlarda birçok ilacın bulunamaması fiyatlara kısa süre içinde zam geleceği spekülasyonuna yol açtı. Yaklaşık bir yıldır artmayan ilaç fiyatlarına zam geleceği beklentisi nedeniyle ilaç firmaları depolara, depolar eczacılar fatura kesmiyor ve ilaç göndermiyor. Vatandaş da eczanelerde ilaç bulamıyor. Her zaman zor bulunan yenilikçi ithal ilaçlar da bu nedenle iyice bulunmaz hale geldi.

Ruhi SANYER- ekonomim.com

Ankara Eczacı Odası Başkanı Cem Abbasoğlu geçtiğimiz günlerde verdiği demeçte ilaç yokluk oranının son haftalarda yüzde 8’den yüzde 23’e yükseldiğini belirterek “Bu, her dört ilaçtan birinin piyasada bulunmadığı anlamına geliyor” demişti.

İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi Murat Tülü de 10 gün önce 300 olan piyasada bulunmayan ilaç sayısının bugün 500’e yaklaştığını söyledi. İlaç fiyatlarına kısa sürede yüzde 23-25 zam geleceği söylentisi bulunduğu ifade eden Tülü “İlaca son zam yaklaşık bir yıl öce yapılmıştı. O günden buyana her ürüne ve hizmete yüksek oranlı zam gelirken ilaç fiyatlarında en ufak bir düzenleme yaplmadı. Bu da beklentiyi artırıyor ve ilaçların bulunamaz hale gelmesine neden oluyor. Bulunamayanlar yalnızca yenilikçi ilaçlar ya da kanser gibi ölümcül hastalıkların ilaçları değil. En basit bir göz damlasının temininde bile zorluk var” dedi.

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli ise üretimi firmaların ve depoların zam beklentisi nedeniyle eczanelere ilaç sevkiyatını durduğuna ilişkin söylemlerle ilgili “Bu konuya dair bilgimiz bulunmamaktadır” diyor. Dr. Ümit Dereli, AIFD’nin yasal mevzuata göre üyelerinin ilaç tedarik süreçleri ile ilgili ticari ya da ticari olarak değerlendirilebilecek bilgilerini soramayacağını, sormayacağını ve bu yüzden bu bilgiye sahip bulunmadığını belirleterek bu bilgiye sahip tek kurumun “İlaçlarla ilgili düzenleyici, denetleyici, yönlendirici yetkili kurum olan Sağlık Bakanlığına bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK)” olduğunun altını çiziyor.

Dr. Ümit Dereli ilaç fiyatlandırmasında “zam” sözcüğü yerine “kur ayarlaması” tanımını kullanmayı tercih ettiklerini söylüyor. Bunun nedenini ise yapılan işlemin (her ne kadar TL fiyatında bir artış olsa da) aslında bir fiyat artışı değil, TL’nin Avro karşısındaki kaybını telafi etme işlemi olmasına bağlıyor. Bu doğrultuda sabit ilaç kuruna yapılan son güncelleme 24 Ekim 2024 tarihinde yüzde 23,5’lik artışla gerçekleştirilmiş olup fiyatlandırmasında esas alınan Avro-TL çevrim sabit kuru bu tarihten beri 21,6721 TL olarak devam ediyor.

Mevzuat değişikliğinin yayımlandığı 25 Ekim 2024 günü itibarıyla, gerçek Avro değeri 37,066 TL olduğunu ifade eden Dr. Dereli “İlaç fiyatlandırması için belirlenen Avro değeri, reel kurun yüzde 58’ine tekabül etmekteydi. 8 Ekim 2025 itibariyle, gerçek avro değeri 48,6684 TL olup ilaç fiyatlandırması için belirlenen Euro değeri reel kurun yüzde 44,53’üne tekabül ediyor” diyor. Geçmiş dönemlerde kur ayarlamasının fiyatlandırmaya esas teşkil eden Euro değerinin,

reel kurun yüzde 50’sinin altına düştüğü durumlarda yapıldığını anımsayanlar haklı olarak fiyat değişikliği beklentisine girmiş bulunuyorlar.

Uluslararası referans fiyatlandırma sistemi kapsamında, halihazırda aralarında Çin, Rusya ve Güney Kore’nin de bulunduğu 14 ülke, Türkiye’deki fiyatları birincil ve ikincil olarak referans alıyor. Bu durumda ilaç üreticileri de Türkiye’deki büyük fiyatlandırma nedeniyle dünya ilaç pazarının yaklaşık yüzde 15’ini temsil eden bu ülkelerde de sıkıntıya girmek istemiyorlar.

Türkiye’de ilaç fiyatları düşük mü?

Dr. Ümit Dereli’ye göre fiyatlandırmayla ilgili düzenlemeler yalnız ithal ilaçlar için değil, Türkiye'de üretilen yani imal ilaçlar için de aynı derecede değerli ve anlamlı bir konu. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli bu durumu şöyle anlatıyor:

“Mevcut fiyat sistemi nedeniyle Türkiye’deki ilaç fiyatları diğer ülkelere göre çok düşük seviyelerde kaldı. Patent koruması altındaki bir orijinal ürünün “referans ülkedeki depocuya satış fiyatının” 100 TL’ye karşılık geldiği bir durumda, dönemsel Avro değeriyle güncel Avro kuru arasındaki fark sebebiyle ürün fiyatından 56 TL kaybediliyor ve ürünün fiyatı daha pazara sunulduğunda 44 TL’ye iniyor. Ürünün geri ödemeye girmesi, yani bedelinin SGK tarafından ödenmesi durumunda uygulanan %41 kamu iskontosunun ardından bu fiyat 26 TL’ye düşüyor. Diğer bir ifade ile patent koruması devam eden bir üründe, referans fiyatın yüzde 74’ü mevcut fiyatlandırma sistemi nedeniyle kayboluyor. Bu durum yeni ilaçların Türkiye'de yer almasını ve bazı mevcut ilaçların da ticari olarak sürdürülebilirliğini zorlaştırıyor.”

Türkiye'de ilaç fiyatları nasıl belirleniyor?

Türkiye, ilaç fiyatlarını belirlerken 2003- 2004’ten beri dünyada yaygın olan “referans fiyatlandırma” sistemini “ülke koşullarına uyarlayarak” kullanıyor. Bu sistemde her ülke kendi demografik özelliklerine göre birtakım kriterleri alarak referans ülkeler seçiyor. Kimisi o ülkelerdeki fiyatlara göre aritmetik ortalama, kimisi medyan alıyor. Kimisi en düşük fiyatı, kimisi de en düşük üç fiyatı göz önünde bulunduruyor. Yani referans fiyatlandırma sisteminde de farklı hesaplama yöntemleri var.

Türkiye hem patent koruması devam eden hem de jenerik ilaçların fiyatlandırmasında 5+2 formülünü uyguluyor. Formüldeki “5” hiçbir zaman değişmeyen, yani sabit olan ve euro kullanan AB üyesi beş ülkeyi temsil ediyor: Yunanistan, Portekiz, İspanya, Fransa ve İtalya. Kalan 2’nin bir tanesi serinin serbest bırakıldığı ülke (ilacın tüketiciye ulaşmadan önce üretici tarafındaki son nokta), diğeri ise ilacın ithal edildiği ülke. Ancak serinin serbest bırakıldığı ya da ilacın ithal edildiği ülkenin sabit beşliden biri olması durumunda, referans fiyat için yine bu beş ülkeye bakılıyor.

Jenerik ürünler ve jeneriği olan orijinal ürünlerde üretici ruhsat izni almak için bu beş ülkedeki en düşük fiyatın yüzde 60’ı, jeneriği olmayan orijinal ürünlerde ise en düşük fiyat “kaynak fiyat” olarak alınıp başvuru yapılıyor. Türk Lirası cinsinden fiyatın tespitinde ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) euro satış kuru yerine özel bir kur uygulanıyor. Bu kur rakamı ise TCMB’nin yayımladığı bir önceki yılın ortalama Euro satış değerinin yüzde 60’ı olarak belirleniyor. Sağlık Bakanlığı Fiyat Değerlendirme Komisyonu da (FDK) her yılın ilk 45 günü içinde o yıl uygulanacak euro değerini, yani dönemsel Euro değerini ilan ediyor.

Fiyatlandırma süreci

Kaynak fiyatın açıklanan dönemsel euro değeriyle çarpılmasıyla ürünün Türkiye’de TL cinsinden depocuya satış fiyatına ulaşılıyor. İlaç üretiminde ham maddenin ve ambalaj dahil birçok girdinin ithal edildiği, dünyada ham madde alanındaki az sayıda üreticinin sürekli zam yaptığı düşünüldüğünde dönemsel euro değerinin kârlılık bakımından hem yerli hem de yabancı şirketler için neden önemli olduğu kolaylıkla anlaşılıyor. İlacın fiyatlandırılma sürecini şöyle özetlemek mümkün:
Patent koruması altındaki bir orijinal ürünün “referans ülkedeki depocuya satış fiyatının” 100 TL’ye tekabül ettiği durumda, dönemsel euro değeriyle güncel euro kuru arasındaki fark sebebiyle 70 TL kayboluyor. Ürünün geri ödemeye girmesi, yani bedelinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödenmesi durumunda uygulanan yüzde 41 kamu iskontosunun ardından net fiyat 18 TL’ye düşüyor.

Jeneriği olan orijinal bir ürünün “referans ülkedeki depocuya satış fiyatının” 100 TL’ye tekabül ettiği durumda, ürünün piyasada jeneriği bulunduğuiçin fiyat önce 60 TL’ye düşüyor. Dönemsel euro değeriyle güncel euro kuru arasındaki fark sebebiyle 42 TL daha kayboluyor. Ürünün geri ödemeye girmesi durumunda yüzde 28’lik kamu iskontosu da uygulandıktan sonra ortaya 13 TL’lik net fiyat çıkıyor.

Dönemsel Euro nereden çıktı?

Türkiye 2003-2004’ten beri referans fiyat uyguladığı ilaçta dönemsel euro kuruyla tanışma süreci 2011’de başladı. Daha önce euronun yüzde 10’dan fazla değer kazanması durumunda toplanıp yeni kur değerini açıklayan Fiyat Değerlendirme Komisyonu 2011’de bu düzenlemeyi yapmadı. Düzenlemenin yapılması için Sağlık Bakanlığı’nın kapısını çalan ilaç endüstrisi başvurudan sonuç alamayınca Danıştay’da dava açtı. Danıştay “Yürütmenin kararı yanlıştır. Mevzuata göre FDK’nın toplanıp karar vermesi gerekir” diyerek ilaç endüstrisi lehine karar verdi. Bunun üzerine FDK toplandı ancak kur değeriyle ilgili değişiklik yapmama kararı aldı. İlaççılar bunun üzerine “FDK toplanmış olmak için toplanamaz. Eğer kurda yüzde 10’dan fazla artış varsa yeni kur değeri açıklamak zorundadır” gerekçesiyle ikinci bir dava daha açtı. Danıştay uygulamanın yanlış olduğuna ve düzeltilmesine ilişkin karar verdi ama aradan da zamsız bir dört yıl geçti ve ilaççıların iddialarına göre yüzde 30’luk bir kayıpları oldu. O arada. 2015’te Danıştay kararının kesinleşmesinden sonra devlet bu konudaki mevzuatı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi'yle değiştirdi ve kur belirlemede her yıl bir önceki yılın ortalama kurunun yüzde 70’inin alınması kabul edildi. 2016 ve 2017 yıllarında bu sistem uygulandı. Uygulanması gereken artışın yüzde 22’ye tekabül ettiği 2018’de devlet ilaççıları masaya çağırıp “Biz bunu pazarlık etmek istiyoruz” dedi. O nedenle 2018 için fiyat artışı yüzde 15’te kaldı.

2018’de ise Rahip Brunson nedeniyle ABD ile Türkiye arasında baş gösteren gerginlik Türk Lirası’na ciddi oranda değer kaybettirdi.  Yüzde 70’lik oran üzerinden dönemsel Euro değeri belirlemek 2019’da ilaç fiyatlarına yüzde 43-44 gibi uygulanması mümkün olmayan zam anlamına geldiği için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ilaççıları çağırdı ve “Yüzde 70’i, 60’a indireceğiz, bunu da bir daha değiştirmeyeceğiz. Size söz veriyorum” dedi. Dönemsel Euro'nun ve yüzde 60’ın öyküsü böyle.

Kaynak- https://www.ekonomim.com/ekonomi/ufukta-zam-gorundu-ilaclar-ortadan-kayboldu-haberi-849927



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat