Türk Eczacıları Vakfı tartışması...

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, Türk Eczacıları Vakfı hakkında, 10 Eczacı Odası’ nın ortak imza ile yaptıkları açıklamaya (29.01.2020 tarihli "Ortak açıklama yaptılar" başlıklı haberimiz) karşı bir yanıt açıklamasını eczacı odaları başkanlarına iletti.

TEB Merkez Heyeti’ nin söz konusu açıklaması şöyle... 

Türk Eczacıları Vakfı Hakkında 

 Türk Eczacıları Vakfı, eczacıların, hem mesleki yönden hem sosyo-ekonomik ve kültürel yönden ihtiyaçlarını karşılayacak nicelik ve niteliğe ulaşmasına maddi ve manevi anlamda katkıda bulunmak ve bu amaçla yeni kaynaklar yaratmak ve sağlamak amacıyla Türk Eczacıları Birliği 22-23. Dönem Merkez Heyeti tarafından o zaman yürürlükte bulunan Vakıflar Kanunu’na göre kurulmuş, Vakıf senedinin 28 Kasım 1986’da Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla faaliyete geçmiştir. Vakıf kuruluşundan bugüne iki önemli işlev yerine getirmiştir:

 • Eczacılık Fakültesi öğrencilerine düzenli olarak burs vermek

  • EGAŞ, NOVAGENİX, TEB Artı Sigorta, TEBEM gibi ya hisse sahibi olduğu yahut tamamen kendi bünyesinde kurulan iştirakler vasıtasıyla hem meslektaşlarımıza hem de topluma hizmet vermek

 Ancak bugün değişen, gelişen ve genişleyen ihtiyaçlar, kuruluş ruhuna uygun bir biçimde vakıf senedinde değişiklik yapılması zarureti ortaya çıkmıştır. Söz konusu değişiklikler süreçlerin hukuka uygun işletilmesi ve 2008’de değişen Vakıf Mevzuatı’na uyum sağlanması açısından da gerekli bir husustur. Nitekim, Vakıf Senedi’nde Türk Eczacıları Birliği Büyük Kongrelerinin Vakfın da Genel Kurulu olduğu ifade edilmekle birlikte 1990’lardan bu yana bu süreçlerin işletilmesinde ve Vakıf çalışmalarında odaklanılmasında çeşitli aksaklıklar meydana gelmiştir. Bu yüzden Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından aynı zamanda Vakıf Yönetim Kurulu olan Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’ne uyarıda bulunulmuş, vakıf senedinde değişiklik yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

Bu çerçevede 41 inci Dönem Merkez Heyeti tarafından, vakıflar mevzuatı konusunda uzmanlaşmış kişilerin ve hukukçuların danışmanlığında bir çalışma başlatılmış, bu taslak çalışma Eylül ayında Vakıf Kurucular Kurulu ile yapılan toplantıda paylaşılmış, görüş ve önerileri doğrultusunda değişiklikler yapıldıktan sonra taslak yeniden Kurucular Kuruluna gönderilmiştir. 

Bu süreç hakkında aynı zamanda Vakıf Genel Kurulu olan Türk Eczacıları Birliği 42. Olağan Büyük Kongresi’nde Vakıf Gündemi altında kongre delegelerine ve oda yöneticilerine bilgilendirilme yapılmış ve Kongre’den yetki istenmiştir. Kongre de bu yetkiyi yeni seçilecek olan ve aynı zamanda Vakfın Yönetim Kurulu’nu oluşturacak olan Merkez Heyeti’ne vermiştir. 42 inci Dönem Merkez Heyeti de söz konusu taslağı tartışmış ve belirli düzenleme önerilerinde bulunmuştur.

Sonuç olarak; 

 - Vakıflar Kanunu nedeniyle yapılması zorunlu hale gelmiş olan değişiklikler ve

 - 41 ve 42 inci Dönem Merkez Heyetleri olan Vakıf Yönetim Kurulu ile Kurucular Kurulunun iradesi yansıtılarak bir taslak oluşturulmuş ve tartışmaya açılmıştır.  

Bütün bu süreç devam ederken, 10 Eczacı Odamızın imzası ile Türk Eczacıları Vakfı Hakkında başlıklı bir yazı yayınlanmıştır. Bu yazıyı da Merkez Heyeti toplantımızda değerlendirme fırsatı bulduk. Ancak, hemen ifade etmek isteriz ki, Medeni Kanun, Ticaret Kanunu ve Vakıflar Kanunu farklı bir alan teşkil ettiğinden, belirli bir bakış açısıyla bu senet değişikliği iradesini değerlendirmek doğru olmayabileceği gibi, eczacı kamuoyunda da niyetinin dışında bir sorgulama ve güvensizlik ortamı yaratabilecektir. Bu nedenle, Vakıf senedi değişiklikleri ile ilgili yazıya aşağıdaki açıklamalarla yanıt vermeyi elzem buluyoruz: 

 1- “42. Olağan Büyük Kongrede dile getirilmesine rağmen, Vakıf Senedi değişiklik taslağı Odalarımızla paylaşılmamış, 54 Eczacı Odasının konuya ilişkin bilgilenmesine, görüş ve önerilerini sunmasına engel olmaya çalışılmıştır” argümanı ile ilgili olarak; 

Vakfın Genel Kurulu bugüne kadar olduğu gibi, 42 inci Dönemde de Türk Eczacıları Birliği 42 inci Olağan Büyük Kongresi sırasında gerçekleştirilmiştir. Hatırlanacak olursa, Vakıf Genel Kuruluna Vakıf Senedi değişikliği ile ilgili gündem eklenmesi önergesi, şu anda Merkez Heyetinde bulunan delegelerin de imzasıyla Divan’a sunulmuştur. 31 Kasım 2019 tarihinde 54 Eczacı Odamızın tüm yönetimlerinin de büyük bir çoğunlukla aralarında bulunduğu 356 delegemizle yapılan Vakıf Genel Kurulu’nda Vakıf Senedi değişikliğinin içeriği ile ilgili önerge tartışmaya açılmış ve olması gerektiği üzerinde görüşme gerçekleştirilmiştir. Vakıf Senedi değişikliği, Vakfın senedinin 11 inci maddesinde hükmedildiği gibi, 1986 yılında Vakıf kurulurken atanmış olan 21 kişilik kurucu üyeler ve yönetim kurulunun üçte iki çoğunluğu ile yapılabilmektedir. Bir başka deyişle, bu noktada değişiklik önerilerini kabul ya da red etmesi beklenen kurul, Vakfın Kurucular Kurulu olmaktadır.  

Buna rağmen, Türk Eczacıları Birliği son bir yıldır Vakıf ile ilgili olarak yaptığı yoğun çalışmalar sırasında 41 ve 42 inci Dönem Merkez Heyetleri ve Denetim Kurulları ile Kurucu üyelerle toplantılar yapmıştır, yapmaya da devam edecektir. 

2- Halihazırdaki Vakıf Senedinde Yönetim Kurulu yapılanması yoktur. Merkez Heyeti aynı zamanda Vakıf Yönetim Kurulu olarak hareket etmektedir. Ancak bu durumun Vakfın şimdiye kadar tüzel kişilik oluşturmasında önemli bir sıkıntıya neden olduğu değerlendirmesinden hareketle, Vakfın Yönetim Kurulu üyelerinin üçünün Kurucular Kurulundan seçilmesinin bu tüzel kişiliğin inşasında daha etkili bir yöntem olacağı değerlendirmesi yapılmıştır. Hülasa, Vakıf Senedinde yapılacak olan değişiklik şu ana kadar Merkez Heyeti tarafından yürütülen görevin Merkez Heyeti ve Kurucular Kurulu arasında dağıtılmasından ibarettir. 

3- Vakfın gelirleri arasında TEB gelir-gider farkının yüzde 10’unun konulmuş olarak Büyük Kongrenin iradesinin yok sayıldığı argümanı ile ilgili olarak sadece Türk Eczacıları Birliği 39 uncu Olağan Büyük Kongresinin şu kararını buraya eklemekle yetinebiliriz: 

 “Türk Eczacıları Vakfı tüm eczacılarımızın tabii olarak üye olduğu ve Birliğimizin bünyesinde bulunan bir vakıftır. Türk Eczacıları Vakfı Novagenix AŞ’nin %87 hissedarı olup EGAŞ’ın da tamamına yakınına sahiptir. Gelecekte Türk Eczacıları Vakfı’nın bir Üniversite kurması ve tüm eczacılarımızı bu Üniversite bünyesinde kurulacak enstitü ile yüksek lisans ve doktora eğitimlerini yasal çerçeve içerisinde gerçekleştirmesi tüm eczacı meslektaşlarımızın mesleki gelişimlerini sağlayacaktır. Ayrıca Vakfın kurumsal kimliğinin geliştirilmesi ve ilaç ve eczacılık alanında faaliyet göstermesi büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti kaynaklarından Merkez Heyetinin kararı ile 2014 yılından başlamak üzere her yıl bir önceki yıl net gelirinin en fazla % 10’una kadar kaynağın Türk Eczacıları Vakfı’na aktarılmasını, vakıf veya iştirakleri kanalı ile ilaç üretim, dağıtım, ithalat – ihracat yapılması ve Üniversite kurma çalışmaları yapmak üzere vakıf senedi değişikliği ve düzenlemeleri de dâhil olmak üzere gerekli çalışmaların Merkez Heyeti tarafından yapılması için görevlendirilmesi”nin KABULÜNE,” 

Görüldüğü gibi, Kongrenin iradesi yok sayılmamaktadır. Bu kapsam içinde, gider- gelir farkının yüzde 10’u ifadesi de “yüzde 10’una kadar” olarak değiştirilmiştir. Diğer taraftan Kongre, Türk Eczacıları Birliği’ne ait olan bir miktarı Vakfa devredip devretmemekte özgür olup, bu kararını her zaman değiştirebilir.  

Buna ek olarak, örneğin 41 inci Olağan Büyük Kongresinde de Türk Eczacıları Birliği Eczacılık Akademisinin yıllık bütçesinin giderler düşüldükten sonra kalan gelirlerin %3’ünden %5’ine çıkartılması karara bağlanmıştır.  Bu tip kararların ana nedeni, kurumların belirli bir özerklik içinde hareket etmelerini sağlayacak maddi koşulların taraflarına temin edilmesidir. 

4- Vakıflar; 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 26 ıncı maddesine göre, “amacını gerçekleştirmeye yardımcı olmak ve vakfa gelir temin etmek amacıyla, Genel Müdürlüğe bilgi vermek şartıyla iktisadî işletme ve şirket kurabilir, kurulmuş şirketlere ortak olabilirler”. Ancak, yine aynı madde uyarınca “Şirketler dâhil iktisadî işletmelerden elde edilen gelirler vakfın amacından başka bir amaca tahsis edilemez”. Vakfın amacı ise (md.2), “Eczacılar ile halen Eczacılık Fakültelerinde eğitim ve öğrenim görenler ve yine yabancı ülkelerdeki Eczacılık Fakültelerinden diplomalı olup da 6197 Sayılı Yasa’nın 2. Ve 3. maddelerinde yazılı olan koşulları kendileri yönünden gerçekleştirenler ile konumları 6197 Sayılı Yasanın 8.maddesine uygun bulunan gerçek kişilerin gerek Eczacılık mesleği yönünden gerekse ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayacak nicelik ve niteliğe ulaşmasına maddi ve manevi anlamda katkıda bulunmak”tır. 

Yine de “Türk Eczacıları Birliğinin iştiraki olan İktisadi İşletme ve Yardımlaşma Sandığının yine Büyük Kongrenin iradesi ve Eczacı Odalarımız yok sayılarak eczacı kamuoyunun bilgisi dışında vakıf aktiflerine devredilmesi” argümanı ile ilgili olarak İktisadi İşletme ve Yardımlaşma Sandığının aktiflerinin korunması kaygısıyla hareket edilmiş olmasına karşın, Genel Kurul iradesine karşı bir harekette bulunmama,, ona ipotek koymama gerekçesiyle Merkez Heyeti  bu maddeyi de çıkartmıştır. 

5- Taslakta yer alan “huzur hakkı” maddesi şu şekildedir: “10 (g) Kamu görevlileri dışındaki yönetim ve denetim kurulu üyelerine verilecek huzur hakkı miktarını belirlemek”. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından 10.05.2010 tarihinde verilen ve E:2010/5400, K:2010/5060 sayılı Karar’da huzur hakkı; ‘’… o dönemde çalışan yöneticilerin harcadıkları emek ve mesailerine karşılık, genel kurul kararları ile belirlenen ve yöneticilere genellikle aylık olarak ödenmesi kararlaştırılan bir meblağdır” şeklinde tanımlanmıştır. Vakıf Taslak Senedinde Yönetim Kurulunun huzur hakkının kim tarafından belirleneceği ifade edilmiş olup, bu yaygın uygulamanın Vakıfta da hayata geçirilip geçirilmeyeceği ifade edilmiş değildir.  Ancak herhangi bir ücret ya da huzur hakkı almadan çalışan Merkez Heyetimizi bu şekilde maddiyatla ilişkilendirilebilecek olmasından dolayı, Merkez Heyetimizin 30.01.2020 tarihli toplantısında madde değerlendirilmiş ve Kurucular Kuruluna sunulacak taslakta ilgili maddeye Yönetim Kurulu ve Denetleme Kuruluna huzur hakkı ödenmeyeceği ibaresi eklenmiştir. 

Sonuç olarak; 

Vakıflar Kanunu ile, “Vakıf yöneticileri; vakfın amacına ve yürürlükteki mevzuata uymak zorundadır. Birinci fıkrada belirtilen zorunluluğa uymayanlar ile; (…) d) Denetim Makamınca tespit edilen noksanlık ve yanlışlıkları verilen süre içerisinde tamamlamayan, düzeltmeyen veya aykırı işlemlere devam eden yöneticilerin görevden alınacağı hükme bağlanmıştır. 

Aynı zamanda “Genel Müdürlükçe yapılan tebligata rağmen, bu Kanun uyarınca istenen beyanname, bilgi ve belgeleri zamanında vermeyen, organların vakfiye veya vakıf senedine aykırı olarak toplanmasına sebebiyet veren veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan vakıf yönetimine Genel Müdürlükçe her bir eylem için beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.” diyerek para cezaları da tanımlanmıştır. 

Vakıf Senedi’nde değişiklik yapılarak süreçlere hukuka uygun hale getirilmediği takdirde Vakfın işlevsizleşmesi tehlikesi mevcuttur. Nitekim Türk Eczacıları Birliği’nin kuruluşundan bir süre sonra, 1960’lı yılların başında benzer amaçlarla bir vakıf kurulmuş, ancak bu vakıf daha sonra kapanmıştır. 

Daha da önemlisi, Vakıflar Kanunu’na dair yazılı uyarıların bugüne kadar yerine getirilememiş olmasından kaynaklı olarak kapatma davası ile karşı karşıya kalmaktır. Böyle bir dava Vakfın kapanması ile sonuçlanacak olursa iştiraklerimizin de başka bir Vakfa devri gündeme gelebilecektir. Eczacının ortak üretimini korumak ve artırarak ileriye taşımak dışında hiçbir amacı olmayan Vakıf Senedi değişikliğinin de bu bağlamda ele alınmasını umud ediyoruz. 

Bu vesileyle 1 Şubat’ta Senet Değişikliği gündemi ile yapılacak olan Kurucular Kurulu ve Yönetim Kurulu toplantısına tüm Oda başkanlarımızın gözlemci olarak katılabileceğini de belirtmek isteriz.

 


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat