Diyetisyen Prof. Dr. Murat Baş

Geleneksel ve toplumsal bir önemi olan Ramazan Ayı, insanların beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikleri beraberinde getirir. Bir yaşam şekli olması gereken yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri, bu ay süresince de geçerli ve önemlidir. Özellikle uzun süren açlığın getirdiği enerji ve besin öğelerindeki eksiklikler sorun yaratabilmektedir.

A, B6, B12, D, C, E gibi vitaminler ve folik asit, çinko, demir, selenyum, magnezyum, bakır gibi mineraller, doğuştan gelen ve kazanılmış bağışıklık sisteminin desteklenmesinde önemli ve tamamlayıcı bir rol oynar. Özellikle inflamatuar yanıtlarda bağışıklık sistemini destekleyen diğer bir besin öğesi omega-3 yağ asitleridir. 

Bu besin öğeleri ve omega-3 yağ asitleri, dışarıdan gelen mikroplara karşı fiziksel engellerin gelişimi ve sürdürülebilirliği, antimikrobiyal proteinlerin (mikroplara karşı savaşan proteinler) üretimi ve bağışıklık hücrelerinin öldürme aktiviteleri için gereklidir. Örneğin, C vitamininin rolü, doğuştan gelen ve edinilmiş bağışıklık hücrelerinin büyümesini ve işlevini desteklemektir. D vitamini de bağışıklık hücrelerinin sağlıklı çalışmasına destek verirler. Bu nedenle, D vitamini zararlı mikropları doğrudan öldüren spesifik antimikrobiyal proteinlerin üretimini düzenlemek için kullanılır ve akciğerlerdeki enfeksiyonun azaltılmasına yardımcı olabilir. Eikosapentaenoik asit (EPA), dokosaheksaenoik asit (DHA) ve omega-3 yağ asitleri gibi esansiyel yağ asitlerini içeren besinlerin eksikliği, bağışıklık hücrelerinin sağlıklı çalışmasını engeller. Çinko eksikliği de bağışıklık hücrelerinin içi iletişimin bozulması ve vücut içindeki savunmanın bozulmasına neden olur. Özellikle çocuklarda çinko eksikliği, ishal ve solunum komplikasyonlarının artmasına neden olur.

Bağışıklık sistemini etkileyen diğer birçok unsur arasında en önemlilerden biri insanların yediği yiyeceklerdir. Yeme kalıpları bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini etkileyebilir. Ancak, Ülkemizde ramazan orucu özellikle iftarda bir yemek şöleni haline gelmektedir. Şerbetli ve diğer tatlı tüketiminin artması, sebzeler, meyveler, yoğurt, baklagiller ve tam tahılların tüketiminin azalması oruçtan beklenen faydanın ortadan kalkmasına neden olabilmektedir. Bağışıklığın sağlıklı beslenmeyle beslendiği düşünüldüğünde, birçok kişide ramazan orucu sağlıklı olma hedefinden uzaklaşabilmektedir.

Ramazan orucundaki diğer bir sorun yeterli sıvı tüketilmemesidir. Birkaç çalışma, toplam vücut sıvısındaki eksikliğin bağışıklık sistemini baskıladığını göstermektedir. Bu nedenle ramazan orucu sırasında yeterli su ve sıvı tüketiminin önemli olduğunu unutmamak gerekir.

Sahurdan, iftara kadar oruç tutmak, enfeksiyon kapma duyarlılığındaki artışla bağlantılı olduğu iddia edilen ağız kuruluğu ve boğaz kuruluğuna neden olur.  Vücudun bağışıklık fonksiyonu, insan vücudundaki besin öğeleri olan vitamin ve minerallerin dengelerine doğrudan bağlı bir faktör olduğundan, ramazan orucu sıranda bağışıklığın azalması muhtemel olabilir. Ramazan orucunun bağışıklık fonksiyonu değişiklikleri üzerindeki etkisi üzerine yapılan sayısız çalışma, hiçbir bağışıklık fonksiyonu arızası göstermemesine rağmen, yeterli vitamin, mineral ve bağışıklık destekleyici omega-3 yağ asitleri gibi diğer besin öğelerinin alımı önemlidir.  Buna bağlı olarak, yaşlılar ve bağışıklığı zayıf olanlar gibi enfeksiyon riski daha yüksek olan kişilerin, yaşamı tehdit eden potansiyel sonuçlardan kaçınmak için oruç tutmaktan kaçınmaları gerekir.

Oksidatif stres, antioksidan moleküllerin yeterli olmadığı durumlarda basit bir ifadeyle hürelerin paslanmasıdır. Genel olarak, ramazan süresince vücut ağırlığı kaybı yaşayan bir çok kişi, sonrasında kilo almaktadırlar ve bu da oksidatif stresi arttırmaktadır. Bu nedenle, A vitamini, C vitamini, E vitamini, selenyum, demir, bakır ve omega-3 yağ asitleri gibi antioksidan besin öğelerinin yeterli alımı önemlidir.

Sonuç olarak; vücudun bir gün boyunca uzun süre temel besin öğeleri ve sıvılardan uzak durmasının sonuçlarıyla ilgili pek çok haklı endişe ortaya çıkmaktadır. Özellikle oruç tutma, yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar da dahil olmak üzere seçilmiş grupların sağlık durumlarını karmaşıklaştırabilir. Özellikle pandemi döneminin devam ettiği düşünüldüğünde, ramazan süresinde sağlıklı beslenme alışkanlıklarına bağlı kalmak, yeterli sıvı almak ve eksik kalabilecek besin öğeleri için multi-vitamin-mineral ve omega-3 besin takviyelerinden faydalanmak bağışıklığın sürdürülmesi, gün boyunca enerjinin ve bilişsel performansın korunması için önemlidir.

Diyetisyen Prof. Dr. Murat Baş

Acıbadem Üniversitesi

Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat