15.12.2011
BASINA VE KAMUOYUNA
Değerli Diyarbakır halkı, değerli sağlık emekçileri, değerli basın mensupları, değerli sağlık meslek örgütleri platformu üyeleri, değerli KESK bileşenleri, değerli eczacı meslektaşlarım. Diyarbakır Eczacı Odası adına hepinizi selamlıyorum.
Hükümetin 5 Kasım 2011 tarihli ilaç fiyat kararnamesinden sonra eczaneler yangın yerine dönmüştür. Bu yangının nedenlerini doğru şekilde açıklamak gerektiği inancındayız. Aksi takdirde yaptıkları her uygulamayı gerçeklerden uzak bir şekilde aktaran hükümete yenik düşmüş sayılacağız. Biliyoruz ki yalanın bacakları uzundur.
Halkımıza ilaç fiyatlarını düşürdüklerini ancak eczacıların bu duruma karşı çıktığını söylüyorlar. Asıl gerçek, hükümet yetkilileri ile ilaç firmalarının oturduğu pazarlık masasında ne hastaların ne de ilacı ulaştıran eczacının durumunun dikkate alınmadan fiyat belirlemelerinin yapıldığıdır. Halk ilaca her indirimden sonra daha fazla para ödemek zorunda kalıyor, eczaneler her indirimden sonra ciddi stok zararlarına uğruyor. 2004-2011 yılları arasında ilaç fiyatları 250 defa düşmüş olmasına rağmen nasıl oluyor da hastanın ilaç için ödediği ücretlerde hiçbir indirim olmuyor; bırakın indirimi ciddi oranlarda artış görülüyor.
Bugün hastalar, diyabet, hipertansiyon ve kanser ilaçları başta olmak üzere hayati önem taşıyan 341 kalem ilaca, çarpık fiyat indirimi uygulamalarından dolayı ulaşmakta sıkıntı yaşıyorlar. Bu konunun aktarıldığı Bakan, firmalara uyguladıkları KDV’yi indirdikleri müjdesini veriyor yani yine hasta yararına hiçbir adım atılmıyor.
Karşılıklı iki yakada birbirlerine ulaşmayacağını bile bile taşlar, kayalar yuvarlayan hükümet ve ilaç firmaları kavganın ortasında bulunan hastaları ve eczaneleri öldürüyor. İstatistikî beklentiler şubat-mart aylarında ülke genelinde 8 ila 10 bin eczanenin kapanacağı yönünde. Bu da en iyi ihtimalle 30 bin ailenin, 100 bin yurttaşın ekonomik darboğaza, işsizliğe, açlığa sürükleneceği anlamına geliyor.
Sağlıkta dönüşüm adı altında yapılanlara gelince; 1 Ocak’tan itibaren 5 milyonu bölgemizde olmak üzere 9 milyon Yeşil Kart iptal ediliyor, bunun yerine geliri asgari ücretin 1/3’ünden fazla olan her yurttaşa ancak prim ödeyerek sağlık hizmeti sunabileceklerini söylüyorlar.
Aile hekimliği muayene ücreti 3 TL oluyor, hastalar birinci basamak sağlık hizmetini bile ücretsiz almaktan mahrum bırakılıyor.
Hastaneler sınıflandırılarak ticarethanelere dönüştürülüyor, yurttaşın ödediği prim miktarının yettiği sınıftaki hastanede tedavi olabileceği dayatılıyor.
Artık çok yüksek katkı payları ödemeden tedavi olmak mümkün görünmüyor. Yandaş kesimlere bütçe yaratma arayışı halk sağlığından daha önemli görülüyor.
Yaratılan bu kargaşa ortamının en kısa sürede giderilmesi gerektiğini dile getiriyoruz. Aksi takdirde tarihin her döneminde kirli iktidar oyunlarına başkaldıran bölge insanı olarak bu oyuna da gereken tepkiyi vereceğimizi beyan ediyoruz. Ülkenin tüm halklarını tüm yurttaşlarını selamlıyoruz.
DİYARBAKIR ECZACI ODASI