İlaç sosyal, sratejik ve insanların sağlıklı yaşama hakkını kullanabilmesi için olmazsa olmaz bir üründür.
Ülkemizde ilacın tümüyle çok uluslu yabancı ilaç tekellerinin eline, insafına bırakıldığı, ulusal ilacın tüm unsurlarının bilinçli politikalarla çökertildiği, tasfiye edildiği bir süreci yaşıyoruz.
Yabancı, uluslarüstü tekelci ilaç firmaları, mevcut siyasi otorite ile dayanışma halinde, bildikleri gibi, kendilerine göre ilaç alanını yeniden düzenliyorlar.
Eczacı, bilimsel olarak yalnızca ilacı sunan kişi değil sahibidir de...
Biz gereğince direnmezsek, ülkemizde, çok yakın bir gelecekte, ilacın üzerindeki mevcut en etkin sosyal denetleyici olan eczacı da sistemden çıkartılarak kendilerince bütün engelleri temizlemiş olacaklar.
İnsanlarımızın sağlığı, eczacıların mesleki yetki ve sorumlulukları hiçe sayılarak, ülkemiz bütünüyle yabancı ilaç tekellerinin sömürü alanına dönüştürülecek.
Şimdi hedefleri: Toplum sağlığı açısından son derece sakıncalı olacak olan ilacın ve ilaç benzeri tüm ürünlerin eczane dışında, ağırlıklı olarak marketlerde satışa verilmesidir.
İlaçta reklam uygulaması ile ilk adım atılmıştır.
Amaçlanan, kendi açılarından, daha çok satış ve çok daha fazla kârdır.
Devlet- Eczacı
İlaç sermayesinin çok yönlü baskısı altında kalan eczacı, bir taraftan da ilacın neredeyse tek alıcısı haline gelmiş olan, başta SGK olmak üzere devlet kurumlarının emredici, eczacıyı kendi emir eri gibi gören baskısı altında kalmış, mesleğini yapamaz duruma getirilmiştir.
İlaç Sanayi- Kamu Eczacıları
İlaç sanayinde, kamuda çalışan meslektaşlarımızın, diğer sağlık çalışanları gibi başta iş güvenliği, özlük haklarının geliştirilmesi ve korunması sorunları olmak üzere bir dizi sorunları vardır.
Bu sorunlar çözüm beklemektedir.
Eczacılık Fakülteleri
Günümüzde ülkemizde devletin eczacıya ve eczaneye dair hiçbir planlaması yoktur.
Ardı ardına tümüyle siyasi nedenlerle, kontrolsüz bir biçimde açılan eczacılık fakülteleri, işsiz kalacak eczacılar yetiştirdiği gibi, akademik olarak eğitim niteliği açısından da son derece soru işaretleri ile doludur.
Eczane dağılımı planlamasını düzenleyecek olan 6197 sayılı yasa tasarısı sırra kadem basmıştır. Gizli dolaplarda ne amaçlarla bekletildiği bilinmemektedir.
Eczacı Meslek Örgütleri
Üzülerek söylüyoruz: Bir yandan yaşanan ağır sorunlar tablosu, diğer yandan tüm gelecek endişesine rağmen meslek örgütlerimiz çözümün parçası olmaktan çok uzak bir noktada duruyorlar.
Çözüm üretmek yolunda yoğun bir çalışma ve kararlılık içinde olması gereken örgütlerimiz, parçalı, birbiriyle didişen, dağınık, politika üretemeyen yapılarıyla ağırlıklarını ve üye güvenini yitirmiş durumdalar.
Çözümün parçası olmak, çözüm üretmek yolunda çalışmak bir yana, yaşadığımız sorunların birincil sorumlusu AKP iktidarının eczacıya karşı uyguladığı antidemokratik, hukuk dışı, hak tanımaz uygulamalarına karşı durmak iradesi gösterememektedirler.
Meslek örgütlerimize bir an önce “toparlanma” çağrısı yapıyor, görev ve sorumluluklarını hatırlamaya davet ediyoruz.
14 Mayıs Eczacılık Günümüz Kutlu Olsun!
Yaşadığımız sorunların ülkemizin yaşadığı genel siyasi iklimin ayrılmaz bir parçası olduğunun bilincindeyiz.
Amacımız, mesleğimizi yakın bir gelecekte bilimsel, sosyal bir temelde yapabiliyor olmaktır.
İlaca dair uygulamaların, ilacın sosyal bir ürün olduğu gerçeği öncelenerek yaşama geçirilmesini istiyoruz.
Mesleğimizin, ülkemizde de, dünyada ilgili tüm bilimsel çevrelerce kabul görmüş olan "iyi eczacılık uygulamaları" temelinde yapılmasını hedefliyoruz.
Meslek haklarımızın tümüyle tanınmasını istiyoruz.
Hedeflerimizin ve amaçlarımızın gerçekleşebilmesinin örgütlülüğümüzün her şekilde yükseltilmesinden geçtiğini biliyoruz.
Bir 14 Mayıs’ ı daha umudumuzu hiç eksiltmeden, her geçen gün daha da arttırarak kutluyoruz...
Her şeye rağmen; neşeyle, coşkuyla, "14 Mayıs Eczacılık Günümüz Kutlu Olsun" .
Sevgi ve saygılarımızla.